Monday, March 31, 2014

USA Kaliforniya Yol Güncesi

10-28 Mart tarihlerinde Kaliforniya'daki belli başlı yerleri görmek için, yola çıktım. Tatilimin bir kısmında arkadaşlarımın evinde, bir kısmında bir önceki sene proje sırasında kazandığım otel puanları ile Hyatt otellerinde, geri kalan bir kaç günde yol üstünde bulduğum otellerde konakladım.

Hedefim daha önce görme fırsatımın olmadıpı Amerika'nın batı yakasının doğal güzelliklerini mümkün olduğunca görebilmekti. Burada yıllar öncesinden beri görmek istediğim Yosemite Parkı sanırım tetikleyici bir etken oldu.


1. Gün - 10 Mart 2014 - 70 km



THY Istanbul - Los Angeles 14 saat süren direk uçuşundan sonra ilk iş, rentalcars.com'dan yapılan araba kiralama şirketine ulaşabilmek. Rentalscar.com bir çok araba kiralama şirketinin fiyat tekliflerinin olduğu bir portal. Ilk hafta Kaliforniya'yı üstü açık spor bir araba ile gezmek adına Mustang kiraladim. Ekonomik araba ile arada 100 dolar fark olduğu için, Mustang kullanma fırsatını değerlendirdim.



Aracı teslim aldıktan sonra ilk hedef New Port Beach'deki Hyatt da konaklama, uzun uçak yolculuğunun ardından ayaklarımı uzatıp uyumak en önemli motivasyon kaynağımdı. Bu arada en önemli nokta,  Amerika'da navigasyon cihazı olmadan araba kullanmanın, imkansıza yakın olduğu. 1 saate yakın bir yolculuktan sonra New Port'a ulaştım, okyanus kıyısında bir sahil kasabası burası ama yorgunluktan etrafa bakacak halim yok, zaten saat olmuş 10 hemen bir dinlenme modu on...


2. Gün 11 Mart 2014 111 km. 



Jetlag halleri devam ederken, civarda yapılacak en populer şeyin, New Port sahilinde bisiklete binmek olduğunu öğreniyorum, otel görevlilerinden ve bir bisiklet ödünç alıp Pasifik okyanusuna doğru pedal çeviriyorum. Otelden, kumsala gidebilmem için, Balboa adasına köprü ile geçip daha sonra 5 dakikalık bir feribot ile Newport kumsalına geçiyorum.






Döndükten sonra otelin arkadasında yer alan koruma altında ki parkta pedal çevireyim dedim, park denildiğinde daha farklı bir şey bkliyordum. Bataklık dışarıdan bakıldığında ama kuş cenneti aslında, bir kere daha doğanın içinde ki dengeleri korumanın sadece ağaç korumak olmadığını, bataklık, bozkırın da kendi içindeki yaşam formlarının çok özel ve önemli olduğunu anlıyorum.

Öğlen San Diego için yola çıktım. Yol üstünde, bir kaç kumsalda fotoğraf çekmek için durakladım, bunlar Corona Del Mar, Crystal Cove. Crystal Cove'da saat 5 gibi kumsalın hemen yanındaki restaurant'da bayrak çekilip, boru çalınıyor, meğerse bu bir gelenekmiş, margarita içme saatinin geldiğine dair. :)


Bu arada National Park'lara giriş paralı, Crystal Cove 15 dolar. Ama sahildeki restaurant'da 15 dolardan fazla harcama yaparsanız ücretsiz. Amacım gün batmadan San Diego'ya geçmek, ama Crystal Cove'da kumsal boyunca yürüyüş yapıp, kayalıklara vuran dalgaları seyrederken gecikmişim. 

Akşamı geçirecegim Hyatt Sorrento Mesa'ya geçince yorgunluk ağır basıyor, ve uyumayı tercih edip, gezmeye devam işini ertesi güne bırakmaya karar veriyorum.

3. Gün 12 Mart 2014 

22 km. 

Sabah San Diego Hayvanat Bahçesi için otelden ayrıldım. Bugün için plan San Diego'nun belli başlı yerlerini görüp akşam Clipper's maçı için Los Angeles Staples Center'a yetişmek. 2 saat geçirmeyi planladığım hayvanat bahçesinde 4 saat geçirince planlar alt üst oldu. Hayvanat bahçesi aslında bir de  Safari yapılan bir başka bölümü olmasına rağmen, ki ben oraya gidemedim, yürüyerek bir günde gezilemeyecek kadar büyük. İçerde otobüslerle rehber eşliğinde, yada rehbersiz gezmek mümkün. Mart ayı olmasına rağmen 20'li dereceler de olan parkta kutup ayılarının yazın sıcağındaki halini düşünemiyorum. Parkta ki görevlinin söylediği, beslenmeleri sebebi ile yağ katmanlarının normal ortamlarında olan kutup ayılarına göre çok az olduğundan sıcak problem olmuyormuş, ve doğal hayatta büyüyenlerden daha uzun yaşıyorlarmış, ama bana çok inandırıcı gelmedi. Artık doğal hayattan koparılıp hayvanat bahçesine getirilememeleri bu güzel hayvanlar için tek teselli sanırım. Bu hayvanat bahçesinin maskotları olan pandaları görmek için 45 dakika bekleyemediğimden, onlarla tanışamadım. :)


Hayvanat bahçesinden sonra hızlıca, Gas Lamp tarihi caddesini arabadan inmeden geçtikten sonra istikamet La Jolla. Gas Lamp, şık restaurantların olduğu, hoş bir cadde.

23 km - San Diego - La Jolla

La Jolla da çok kısa süre kalabildim, ama daha fazla zaman geçirmeyi hakediyordu. Pasifikte yosun kokusunu ciğerlerime çekip, ufka bakarak bir kaç saat geçirebilirdim halbuki. Yazın, denize girmek için çok keyifli bir o kadar da kalabalık olduğunu tahmin etmek hiç zor değil. Hali hazırda bir kaç surfcu denizin keyfini çıkarıyordu.

183 km - La Jolla - Stapples Center LA

La Jolla'da iyiki oyalanmamışım, çünkü 2 saat olan yol, trafik ile beraber 4 saat oldu, ucu ucuna NBA maçına yetiştim. Hidayet'in oynamasını umarak, bayrağımı ve tele objektifli fotoğraf makinamı da yanıma aldım. Girişte, fotoğraf makinasımı koyduğum sırt çantamı açan görevli ilk önce makinaya bir şey demedi, sonra Türk bayrağımı gördükten sonra, fotoğraf makinamı ve bayrağı sokamayağımı söyledi. Ben olayı anlamlandıramazken, emanetçi yada arabaya bırakmamı söyledi. Ben arabaya yöneldim, ve canım sıkıldı. O bayrağı sokacaktım ve açacaktım içerde. Katlayıp cebime koydum, fotoğraf makinamın ise, sadece yan ışıkları engelleyen koruucusunu çıkarıp çantama koyup başka bir girişten girdim. Fotograf makinamı görmesine rağmen, bu görevli hiç bir sey demedi, insan ayrımcılık yaptıklarını düşünmeden edemiyor. Sana yapılanı neden başkasına yapıyorsun, kahverengi derili kardeşim. Nihayet Staples'e girdim, 50 dolar civarinda orta sıralardan olan yerimden oyuncuları gayet net görebiliyordum. Hidayet ikinci devre çıktı ama çok fazla oynamadı. Bayrağımı da açtım, ama tek başıma yaptıpım tezahürat çok cılız kaldı. Üst balkonlarda bir grup Türk vardı, ama oldukça uzaktaydılar. Hala jetlag'in etkisinde olan ben, maçın ikinci yarısında uyumamak ve LA'de kalacağım arkadaşlarımı da bekletmemek adına ayrıldım. Zaten, Hido'da çok iyi oynamıyordu. :) Aralarda ki Amerikan yıldızlarını da tanımıyordum, şovlarını da anlamıyordum haliylen. :)


42 km - Staples Center - Woodland Hills

40 dakikalık bir yolculuk sonrası dost yüzler, memleket sohbeti ve uyku. İşte tüm istediğim buydu. :)


4. Gün 13 Mart 2014 - Woodland Hills

Bugün Los Angeles da ki ilk günüm, Beverley Hills ve Rodeo Drive ile güne başladım. Palmiyelerle bezeli yollarda şahane malikaneleri ile Beverly Hills zengin muhit olduğunu daha adımınızı atar atmaz hissettiriyor. Semtin hemen girişinde yer alan Beverly Hills yazısı önünde fotoğraf çektirdim, buraya geldiğimi bu sayede tescilledim sanırım. Beverly Hills'de yer alan Rodeo drive ise dünyaca ünlü markaların yer aldığı bir cadde. Bir cilt kreminin fiyatını sormak gafletinde bulunup ağzımın payını 600 dolar olarak aldım. :) Neyseki sadece ağzımın payını aldım. Beverly Hills 'den yola çıkıp daha da havalı olan Santa Monica'ya doğru hareket ediyorum. Burada uzunca bir kumsal ve paralelinde Istiklal Caddesine benzeyen bir sokak var. Arabalar gecmiyor ve sagli sollu muzisyenler performans sergiliyor. Burayi cok sevdim, bir meksika restaurantında birseyler yiyip, margaritami yudumladım. Sokagin basinda yer alan alisveris merkezinde free wifi'den yararlanip, sahile indim. Gün batimini Santa Monica'dan izlemek isteyen insanlar iskeleye doluşmuşlar. Bir aile ufka doğru bakıp, balinaya benzer bir sey gorduklerini iddia ettiler, bende tele objektifimle baktim ama hic bir sey goremedim. İskelenin sol tarafinda büyük bir dönme dolap, zaten çok renkli olan ortamı daha da renklendiriyordu. Sağ tarafı ise, Olimpos'un uzun kumsalı gibi, dağlarla çevrili. 

No comments:

Post a Comment